Tek Olmak Yalnız Olmak Demek Değildir Oysa!

 

DİKKAT! BİRİ BİZİ KALİBRE EDİYOR...

 

Testler günümüzde bireylerin başarı seviyelerini belirlemek için en sık kullanılan ölçme araçlarıdır.

Test maddelerinin tamamının yanıtlanmasının beklenildiği kâğıt kalem testleri de en yaygın test türüdür.

Bu tip testlerde her başarı düzeyine yönelik nitelikli ölçme yapabilmek adına çok sayıda madde uygulanır. Bu nedenle de testi alan bireylerin kendi seviyelerine uygun olmayan maddeleri de cevaplandırması söz konusudur. Bu da gereksiz zaman harcanmasına sebebiyet verir.

 

Günümüzde bilgisayar teknolojisinin gelişmesi ve kullanımının yaygınlaşması sonucunda eğitimciler ve test geliştiren firmalar kâğıt üzerinde yapılan sınavları teknoloji tabanlı türlere dönüştürmeye başladılar. 

Bu çerçevede yapılan çalışmalar “kullanıcıya uyarlamalı” olarak da adlandırılan bilgisayar destekli bireyselleştirilmiş test türlerini ortaya çıkardı. Bu testlerdeki temel işleyiş bireyin karşısına ona en uygun maddeyi çıkarmak ve yetenek düzeyini bu doğrultuda belirlemek üzerinedir. Bunun için de öncelikle bireyin yetenek düzeyine ilişkin bir tahminde bulunulur.

Bu öncül test bireyin daha önceki performanslarına dayalı olabilir. Yapay zeka ile bireyin o ana kadar verdiği yanıtlara dayanarak yetenek seviyeleri kestirilir. 

Sınav, kullanıcının kalibre edildiği performans aralığına göre başlar. Sınav süresince testin madde seçim algoritması binlerce madde içerisinden bireyin performans seviyesine en uygun olanları seçer. Verilen cevaplara göre birey kalibre edilerek testin madde seçim algoritması diğer maddeleri seçer. 

Bu sayede bireyler kendi seviyelerine uygun olmayan maddeler ile uğraşmazlar ve daha az madde ile yetenek tahmini yapılır. Madde israfını önleyerek soru bankasının daha verimli kullanılmasına yardımcı olur.

Öte yandan bazı sınırlılıklar da söz konusudur. Kullanıcı uyarlamalı testlerdeki algoritma bireyin verdiği cevabı o anda doğru ya da yanlış olarak değerlendirir ve böylece bir sonraki soruyu seçer. Bu değerlendirme, çoktan seçmeli gibi cevabın tek olduğu test türünde kolaydır. Halbuki, konuşma ve yazma sınavları gibi bireylerin söylemlerinin değerlendirildiği sınavlar otomatik puanlandırmanın saniyeler içinde yapılabilmesi bakımından zordur. 

Tüm bu sebeplerle günümüz teknolojisi her tip test maddesini kullanıcı uyarlamalı yapabilme konusunda sınırlılıklara sahiptir.

 

Şimdi, öyle bir Sınav düşünün ki an be an test maddesi ile karşı karşıya bırakan...

Madde tipinin sınırlılığının olmadığı...

Kullanıcının geçmiş performanslarının kalibre edildiği...

Ne kadar geçmiş?

İlk nefes çekiş... Oturumun başlatıldığı o ilk an... İşte ta o andan beri hassas bir algılama...

Neyi iyi yaptı, neyi bir türlü yapamadı?

Öyle ki kendi zaafını kişi bilemedi...

Karşı cins? Para? Anlık haz veren madde? neydi bilemedi ama test bildi ve kalibre etti, tekrar sordu, benzerini sordu ve bir daha sordu...

Kişileri değiştirdi yine sordu, konuları değiştirdi yine sordu, zamanı değiştirdi yine sordu... Gerçek değişmedi...

Farklı kişiler ama aynı hatalar...

Farklı konular ama aynı hatalar...

Farklı zamanlar ama aynı hatalar...

Zaafları onu yanılttı, yıldırttı ama test hiç yanılmadı ve yılmadı...

Tekrar sordu...

Tam aşacak oldu bir, iki ve olmadı...

Test maddesi kalibre edildi ve bir sonraki soru ona göre geldi...

Kişi anlayamadı, bir cevap verdi ama kendi tarzında... sorunun istediği tarzda henüz değil... Test bildi...

Ne kadar bildi?

Sıfır standart hata...

Yoksa nasıl olabilirdi ki?

Tam kişinin zaafına denk gelen fırsat sanılanlar... Başı süslü ve davetkar, ama devamı çıkmaz sokak...

Yoksa nasıl olabilirdi ki?

Tam kişinin uyuz olduğu tipler... Başı gıcık ve kaçılası, ama devamı şifa...

Yoksa nasıl olabilirdi ki?

Her şeyi doğru yapsa da en beğenmeyeceklerin, kadir kıymet bilmezlerin denk gelmesi?

Her bir test maddesi ve çeldiricileri...

Ne verilince takılmadı, ama ne verilince şımardı?

Ne alınınca takılmadı, ama ne alınınca kompleks yaptı?

 

Şimdi öyle bir algoritma düşünün ki an be an hesaplayan, değerlendiren ve bir sonraki test maddesini soru havuzundan çeken...

Eskiden çok takardı şimdi azaldı...

Eskiden hiç takmazdı şimdi gündemi oldu...

Kimseyi kimseyle değil herkesi kendiyle...

Kendi geçmiş performansıyla kıyaslayan...

 

Şimdi öyle bir algoritma düşünün ki kişiyi kişinin unuttuklarıyla algılayıp kalibre eden...

Önüne performans seviyesine en uygun aktarımları çıkaran...

Kullanıcıya uyarlamalı bir test...

Kullanıcıyı en iyi kalibre eden bir algoritma...

 

Her testte bütün mesele kullanıcının hangi şıkkı işaretleyeceğidir. Her işaretlenen şık bir seçim, testteki tepkilerdir. Kullanıcının tepkilerinin kalibre edildiği testlerde her tepki bir sonraki sorunun belirleyicisidir.

 

Öyle ki, yapılamadıkça bir üst seviyeden sorunun gelmediği bir belirleyicilik...

Hep aynı kulvarda yarışmak, biraz iyi biraz kötü ama bir türlü bir üstü görememek...

İnsan keşke bilse her yapamayışın bir karşılığının olduğunu...

Her yapamadığının arkasındaki aynı soru kalıbını...

 

Öyle ki, kişiler değişmiş, konular değişmiş, zaman değişmiş ama o hep aynı yerden gol yemiş... 

DTÖ der ki, testteki tepkiler değişince sonuç değişir.

Peki, nedir senin sınavdaki tepkin?

Olumsuz sonuçlara sabredememek mi?

Olumlu sonuçlarda havaya girmek mi?

Zamana karşı bekleyememek mi?

Şu an sana ne zor geliyorsa çözüm o...

 

Ya da, nedir senin sınavdaki tepkin?

Olumsuz sonuçta azmetmek mi?

Olumlu sonuçta durmamak mı?

Zamana karşı aynı disiplinde ilerlemek mi?

 

İnsan fark edemediğini nasıl kabul etsin?

Kabul edemediğini nasıl değiştirsin?

Değiştirmedikçe nasıl düzelsin?

Düzelmedikçe nasıl dönüşsün?

Birilerine göre daha iyi durumda olmak mı?

O birileri hep var...

Birilerine göre daha kötü durumda olmak mı?

O birileri de hep var...

Peki, ya senin en iyi versiyonun?...

O ne durumda?...