Bir Genç Kızın Can Sıkıntısı

Sabahleyin kalktı. Son dönemlerde canı çok sıkılıyordu. Canı hiçbir şey yapmak istemiyordu. Annesi çağırıyordu. “Ayşegül hadi kızım kalk.” Cevap bile veresi yoktu. Yatakta biraz daha vakit geçirdi. Ne kalkmak istiyordu ne de uyumak. Gözüne yatağının yanındaki konsoldaki kitap ilişti. İçinden kitaba uzanmak geldiyse de, üşendi. Aklından “Ne yapsam acaba?” diye geçirmeye çalışıyordu.  Kendi kendine motive edebilecek hiçbir şey bulamıyordu.
Okuldaki dersleri sıkıcıydı. Ödevleri vardı ama hiç yapası yoktu. Arkadaşları da sıkıcıydı, kimseyi beğenmiyordu. Ondan hoşlanan bir çocuk vardı. Onu da beğenmiyordu. Eline telefonunu aldı. Yine mesaj atmıştı. Cevap bile vermedi. İlgisini çekebilecek bir şeyler arıyordu. Ama hep aynıydı. İlginç farklı değişik bir şeyler yok muydu?  Her şey ne kadar da sıkıcı geliyordu. Telefonunu yatağa fırlattı. Daha üzerini bile değiştirmemişti.

O sırada annesi tekrar seslendi. “Kızım öğlen oldu”.  Saatine baktı. “Offffffff” diyerek kendi kendine söylendi. Omuzlar düşük, isteksiz bir halde dolabının yanına gitti. Tek tek elbiselerinin üzerinde göz gezdirdi. Sonra gömleklerin, bluzlarına baktı. Eline askıdan bir şeyleri alıyor, beğenmiyor sonra tekrar geri koyuyordu. Üzerine birşeyler giyiyor beğenmiyor, tekrar değiştiriyordu. Sonra “Off giyecek hiç birşeyim yok” diye söylendi.
Tam o sırada arkadaşı Canan aradı.
“Ne yapıyorsun ?”
“Hiççç”
“Sen ?”
“Bende  öylesine”
“Bende”
“Ne yapacaksın?”
“Bilmiyorum”
“Bende bilmiyorum.”
“Ne yapsak acaba? Canım hiçbir şey yapmak istemiyor. “
Bu konuşma anlamsızca ve isteksizce devam etti.
“Dışarımı çıksak?”
“Hadi alışverişe gidelim.”
“Bilmiyorum gerçekten canım hiçbir şey istemiyor.”
En sonunda dışarı çıkmaya ikna oldular. Hala daha ne giyeceğine karar veremiyordu. En sonunda üzerine birşeyler giydi. Yatağının üzerinde bir sürü kıyafet vardı. Bir süre baktı. Bir iki tanesini kaldırır gibi oldu, birden vazgeçti. Dönünce toplamaya karar verdi.
Annesi görünce “Ayy kızımmmm kaç saat oldu. Bir şeyler ye hadi” diyerek masayı gösterdi.  Onun için bırakılmış birkaç çeşit masanın üzerinde duruyordu. Annesi ocakta yeni hazırlamış olduğu yemeğin altını kapattı. Akşam yemeği hazırlığındaydı.
Karnı aç gibiydi, ama canı hiçbir şey yemek istemiyordu.  Önce masaya sonra ocaktaki yemeğe gözünü gezdirdi. “Canım istemiyor” dedi.
“Kızım aç aç gezilmez. At şurdan bir şey ağzına”
Ama o dinlemiyordu. Ayakkabılarını giydi ve evden çıktı. Kulaklığını taktı ve metro durağına doğru yürüdü. Metroda otururken iki arkadaşına rastladı. Muhabbete koyuldular. Kendisi oturuyordu. Arkadaşları ayaktaydı. Arkalarında yaşlı bir kadın duruyordu.  Dört beş durak sonra genç bir adam “Gençler görmüyor musunuz? Kadıncağız ayakta zor duruyor. Yer versenize” diyerek ikaz etti.
Kız “Ayy tamam diyerek isteksizce davet etti.” Kadın gururlu bir şekilde “Gerek yok” diye geri dönüş yaptı. Kadın kızın ekmeğine yağ sürmüştü. Poz bir bakışla yerine geri oturdu. Kız mesajı almamıştı. Tüm hayat onun sahte dünyasının etrafında dönüyordu.
“Amannn! Yer verdik işte, yardım ediyoruz ondanda anlamıyorlar” diyerek, geri yerine oturdu. Inene kadar sohbetine devam etti.
Arkadaşları ile vedalaştı. Alışveriş merkezinde Canan ile  buluştu. Biraz dolaşıp, etrafa bakındılar. Birkaç kıyafet denedikten sonra sıkılarak bir kahve içmeye karar verdiler. Boş bir masaya oturmak üzere ilerlerlerken bir arkadaşlarına rastladılar. Cansu, mağazalardan birinde çalışıyordu. Az önce işi bitmişti.
Birlikte masaya oturarak sohbete başladılar.
Cansu günün yorgunluğundan yemek yemeğe fırsat bulamamıştı. Hızlı bir şekilde tost söylemişti.
Cansu  “Ee ne yapıyorsunuz ? “
Ayşegül  “Hiçççç işte ”
Canan  “Sen ne yapıyorsun? Geri  mi döneceksin mağazaya? “
Cansu  “Hayır sabah iş başı yaptım. Birazdan İngilizce kursuna yetişeceğim.”
Ayşegül  “Cumartesi günü mü? Ben hayatta haftasonu çalışmam. Deli olmalısın.”
Cansu “Neden ki? Hafta arası üniversitede derslerim var.” Haftasonu bir gün hem çalışabiliyorum hemde İngilizce kursuna gidebiliyorum. Hem zaten son kurdayım bitmek üzere dedi.
Biraz daha sohbet ettikten sonra kalktı.
Ayşegül Cansu’nun arkasından “Ne kadar sıkıcı bir hayat. Hiç de eğlenceli değil”
Ayşegül kendi hayatındaki gerçeklerin farkında değildi. Önüne çıkan hiç birşeyi beğenmiyordu. Ne kadar sahte bir hayatın içinde olduğunu anlayamıyordu. Cansu nun gerçekçi hayatı ona sıkıcı geliyordu. Asıl sıkıcı olan kendi sahte hayatı olduğunun farkında bile değildi.

Yorumlar

  1. :) Şu anda evimde aynısından bir tane var.

    YanıtlaSil
  2. Günümüzde tam da anlattığınız gibi öyle çok genç var ki etrafımızda. Gerçekten üzücü. Bu durumda olan bir insana nasıl yardımcı olabiliriz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir kişinin bu duruma gelmesi için epeyce bedelsiz ve rahatlık tuzağında oluyor olmuş olması lazım. Insan tüketerek mutlu olan bir canlı değildir.Gercek mutluluk için insanın üretmesi lazım. Böyle bir durumdaki bir kişinin tüketimlerini kısarak üretime yönlendirerek toparlayabilir. Tüketim sadece yediğimiz ve ıctigimiz şeyler değildir. Sosyal medya,televizyon,bilgisayar oyunları, alışveriş vs. Bunlar da tüketimdir. Bir insanın üretmesi sürekli bir hareketinin oluyor olması lazım. Yoksa hikayedeki kız gibi sıkılır durur.

      Sil
  3. Yukarıda anlatılan kadar olmasada :) epey yakın yaşanmışlıkları olan kızım vardı. Eğitimlerinizden sonra olumlu anlamda değişiklikler oldu. Kızımda bende bu anlamda çok mutluyuz. Teşekkür ederiz Deneyimsel Öğreti :)

    YanıtlaSil
  4. Annem değil yemek hazır gel ye demeyi okuldan gelir gelmez leğenle suyu önüme koyardı. "hadi ben süpürdüm sen de siliver şu yerleri" diye. Canım annem iyi ki uzatmışsın leğeni :)
    Şimdi ki Ayşegül'lere annemin modeli anneler gerekli.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tek Olmak Yalnız Olmak Demek Değildir Oysa!

KADER AĞLARINI ÖRÜYOR...

GEÇİCİLİĞİN İÇİNDEKİ GERÇEK AMAÇ...