Kayıtlar

Haziran, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ZAMAN GERÇEKTEN YANADIR

Resim
Hayat niyetlerinize değil, davranışlarınıza göre şekillenir. Gerçek bu, peki sen bu gerçeklere hazır mısın gerçekten? Bu cümleleri duyunca şaşırmıştı Alime. Ne kadar hazırdı acaba gerçeği duymaya? Uzun zamandan beri anlatılanlar ilk defa onu etkilemişti. Yaşadığı ilişki sonrası Zeynep’in davetiyle gelmişti seminere. Birisi bir şeyler anlatıyor ve o etkileniyordu. Biraz da canı yanıyordu anlatılanları duyunca. Ama bir yandan da devamını dinlemek istiyordu. “Her şeyin gerçeği vardır.” deniyordu, peki gerçek neydi? Gerçekten diye düşündü, Alime. Gerçek ne gerçekten? Yaşadığı ilişkinin gerçeği neydi acaba?

DENEME YANILMA

Resim
İnsan, öğrenebilen bir canlı… Bilmediğini öğrenip hayatına katabilir, kendini geliştirmeyi seçebilir ve doğru tercihler yaparak dününden daha iyi olabilir. İnsanın diğer canlılardan farkı, gücü buradan gelir. Öğrenme yöntemi olarak sıklıkla deneme-yanılma yöntemini kullanır. Dener ve yanılır… Ticaretinde büyümeyi hedefler ve borçla yeni şubeler açmayı dener, yanılır. Çocuğunu mutlu etmek ister ve her isteğini yerine getirmeyi dener, yanılır. Sağlam dostlukları olsun ister. İlişkilerinde tavizler verir, hataları görmezden gelmeyi dener, yanılır. Her denemede canı yandığı halde tekrar dener, tekrar yanılır.

DAHA NELER NELER ...

Resim
Lojmanda yetişmişti Mustafa. Annesi ve babası memur, arkadaşları ise memur çocuklarıydı. Steril bir ortamda, giriş-çıkışı kontrollü, tehdit ve tehlikesi az olan bir yerdi yaşadığı yer. Üç arkadaşı vardı; Ezgi, Betül ve Süleyman. Bir de kardeşi Ömer, kendisinden dört yaş küçüktü. Ömer yanlarında kalmıyor, memlekette anneannesi bakıyordu. İki yıldır, yazdan yaza birbirlerini görüyorlardı. Apartman çocuğu Mustafa’nın tüm ihtiyaçlarını karşılayan, getir götür işlerini yapanlar vardı. Bir şeyi elde etmek için İstemesi yeterliydi. Arkadaş seçeneği azdı ama hiç olmasa da olurdu. Zaten imkân çok, oyun-oyuncak çok, her şey çoktu. Kendi odası, çalışma masası ve kitaplığı vardı. Okulda da fena değil, vasatın biraz üstü, orta denebilecek bir öğrenciydi. Okula arabayla gelir gider, onu mutlaka birisi alır birisi bırakırdı. Sıradan bir hayat değildi onunki ama o da bunun farkında değildi. Ne onun kimseden bir beklentisi vardı ne de başkasının ondan… Mutlu muydu? Değildi aslında ama m

ASIL İHTİYACIM OLAN ŞEY...

Resim
İnsan bazen gerçek ihtiyaçlarını fark edemez. İhtiyacının eksikliğini yaşar ama yaşadığı eksikliğin o ihtiyaçtan kaynaklandığını anlayamaz. Ta ki ihtiyacı giderilinceye kadar… Tam da o zaman anlaşılır; meğer eksik olan şey ne önemli bir ihtiyaçmış… İşte “Tutarlılık” arayışı böyle bir ihtiyaçtır… İnsan dile getiremez onu ama hayatın içinde, olayların içinde, ilişkilerin içinde aradığı şeydir tutarlılık… Olayların, mesajların, davranışların, bilgilerin çelişkili olmaması… O durumda hep aynı karşılığın olması, tutarlılıktır. Bir şey tutarlıysa şaşırtmaz, yanıltmaz ve kafa karıştırmaz. Bir hata yapıldığında olumsuz geri bildirim alınıyorsa ve her o hatada bu tekrarlanıyorsa bu tutarlıdır. Ancak hata yapıldığında bazen olumsuz, bazen olumlu geri bildirim alınıyorsa insanın kafası karışır. Bir çocuğun ebeveyninden beklediği şeydir tutarlılık… Bir yanlış yaptığında anne-baba bazen kızıyor bazen kızmıyorsa çocuk bir şey öğrenemez. Çünkü verilen geri bildirim tutarsızdır. Oysa yanlış,

ADLANDIRILAMAYAN 2...

Resim
Yaşayarak deneyimlemek diye bir şey var di mi? Herkes yaşayıp öğrenicek, Hayır hayır bu böyle basite alınabilecek bir şey değil. İnsan ömrü kıymetli, Yaşanan pişmanlıklar derin. Gerçekten mutlu olabilmenin yolu, yordamı... Ve elbette yöntemi var...

ADLANDIRILAMAYAN 1...

Resim
Makina, iplikleri sağdan sola doğru büküyordu... Ne güzel bir görüntü bu. Burdaki gürültü yerine güzel bir müzik olsa, ne keyifli olurdu herşey. Ustanın makinanın yanından gitmesinden istifade düğmeye basıp ip bükümünün yönünü çevirdi uzun saçlı, beyaz orkide tokalı kız… Çalışanlarla gülüştüler... Düz olanı eğlenceli hale getirmeyi seviyordu, ona göre düz, hayata göre gerçek olan… Malların yükleme vaktine az kalmıştı aslında... Oyunun sırası mıydı ? Müdürü görse sağlam bir azarı haketmişti. Özlemişti aslında bu kadar basit şeylere gülümsemeyi... Ona göre basit, hayata göre ciddi olan sahneler… Akşam eve vardığında, içeri girmeden evvel bahçenin taşına oturup kargaları ve kedileri izledi dakikalarca... Ne komik hayvanlar bu kargalar diye geçirdi içinden… Bayat ekmeği alıp kedilerin suyuna banıyorlar. Yaşlı kedinin kuyruğunu çekip, garibim etrafına saf saf bakınırken mamasını çalıyorlar. Dakikalarca bunlara güldü uzun saçlarında beyaz orkide tokası olan kız. Kendisi de sanki bi