ADLANDIRILAMAYAN 2...

Yaşayarak deneyimlemek diye bir şey var di mi? Herkes yaşayıp öğrenicek,
Hayır hayır bu böyle basite alınabilecek bir şey değil.
İnsan ömrü kıymetli, Yaşanan pişmanlıklar derin.
Gerçekten mutlu olabilmenin yolu, yordamı...
Ve elbette yöntemi var...





Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Yapma... Kendini ateşe atma... O su gibi gördüğün, aslında ateş... Zaman çok kıymetli, tıpkı “her hayatın” çok kıymetli oluşu gibi... Adımını sahteye değil, gerçeğe atabilmen için işaretleri okuyabiliyor olman lazım. Ufağı hafife almıyor olman lazım. “Bir kereden bir şey olmaz” sözlerinden kaçıyor olman lazım. Ve bu ciddiye alınması gereken bir mesele…
Bu hayatta her şey bir iz ve işaret taşır. Bu işaretler attığımız ve atacağımız adımlarımız hakkında ipucu verir. “Yanlışta azı küçümseyen kadının, iplik makinasının tuşuna basıp yön değiştirmesine gülüyor olması” ipucunun…. “N’olcak ki bir kahve içicez sadece? “ dediği öyküye giriş hakedişinin ilk biletini açığa çıkarması gibi… Mesele bu okumaları yapabilecek donanıma sahip olmak... Mesele bağımlılıktan çıkış değil, “artık” bağımlı olmamaktır... Mesele ipin ucunu en başta sıkı tutmaktır...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi bu bilgileri tüm gerçekliği ile aktarır…
Hayatı ve kişileri okuyabilen insan adımını nereye atacağını Ve atmayacağını bilir…
Hangi adımın onu hangi sokağa çıkaracağını bilir,
O adımda ihtiyacı olan gücü de kazanmış olarak…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tek Olmak Yalnız Olmak Demek Değildir Oysa!

KADER AĞLARINI ÖRÜYOR...

GEÇİCİLİĞİN İÇİNDEKİ GERÇEK AMAÇ...