HABERİ GELDİ Mİ?

İnsanı, içinde bulunduğu trans halinden çıkaran bazı haberler vardır;
Dikkatini daldığı yerden farklı bir yere yönlendiren haberler...
İlgiyi meşgul olduğu yerden çekip alan haberler...
Uyandıran...
Ayıltan...
Uzun zamandır düşünülmeyenleri düşündüren haberler...
Unuttuğumuzu hatırlatan, unutmamamız gerekenleri unutmuş olduğumuzu fark ettiren,
İnsanı kendine getiren haberler...
Duyabilenler ve görebilenler için...
Hatırlamaya yakın olanlar için...
Uykusu derin olmayanlar ve uykuda olduğunu bilenler için...
Özellikle hatırlatılan haberler...
Hatırlamadıkça hatırlatma şiddeti artan haberler...
Peki, en çok neleri hatırlıyorsun bu ara?
Kimlerin haberleri geliyor sana?
Duyuyor musun yaşananları?
Ölenleri ve kalanları...
Öyküsü bitenleri...
Ve öyküsüne bir süreliğine daha devam ettirilenleri...

Haberi geldi mi kaybedilenlerin ve gidenlerin?
Geri gelmeyenlerin...
Bir sabah “Görüşürüz” diye yolcu edilip, akşamına kendisini göremediklerinin,
Haberi geldi mi…
Haberi gelmedi mi hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanların da öldüğünün...
Ve herkesin bir gün öleceğinin...
Ve herkesi böyle bir günün beklediğinin.

Haberi geldi mi...
Haberi geldi mi o gün gelmeden önce bugünden neler yapabileceğinin...

Haberi gelmedi mi o gün kaygılanmamak için kaygıyı bugün tüketebileceğinin...

Oysa daha neler yapılacaktı, o günden önce...
Ne iyilikler bırakılmıştı, yapılmamış ve artık yapılması mümkün olmayan...
Ne çok fırsatlar kalmıştı, kaçırılmış ve artık yakalanması mümkün olmayan...

Ben gittiğimde dünya duracak zannetmiştim...
Oysa dünyanın benim yapacağım iyiliğe ihtiyacı yokmuş,
Benmişim asıl iyilik yapmaya ihtiyacı olan, geri dönülmesi imkânsız olan o günden önce...

Oysa daha neler yapılacaktı, o günden önce...
Ne çok gönül kalmıştı geride tanınmaya değer ve artık tanınması mümkün olmayan...
Ne çok insan kalmıştı bana verilmiş olan kazançtan kendisine verebileceğim...
Oysa ben kazancımdan verdiğimde azalacak sanmıştım,
Oysa sahip olduğumu zannettiğim hiçbir şey benim değilmiş,
Benmişim asıl vermek için sahip edilen, geri dönülmesi imkânsız olan o günden önce...

Oysa daha neler yapılacaktı, o günden önce...
Ne iyi insan olacaktım ben aslında,
Bir fırsat daha olsa...
Nasıl da değiştirecektim kendimi ben dünümden daha iyiye...
Neler yapacaktım daha, yakınlaşmak için kendimin en iyi haline...
Bir fırsat daha olsa...
Ne hatalarımı görecektim, başkalarının hatalarını görmeden önce...
Ne pişmanlıklar yaşayacaktım, gururum bana engel olmadan önce...
Bir fırsat daha olsa...
Ne aflar dileyecektim, affedilme kapısı kapanmadan önce...
Ne köprülerden geçecektim henüz köprüler kaldırılmadan önce...
Bir fırsat daha olsa...
Nasıl da öğrenmeye açacaktım kendimi ben aslında,
Ne çok gözyaşı dökecektim, geri dönülmesi imkânsız olan o günden önce...

Oysa daha neler olacaktı sabahından akşamına,
Bir gün veya bir günden daha az bir zamanda...
Bir güneşin doğup batışı arasında,
Neleri değiştirebilecekti insan oysa...
Nelerden arınıp neleri katabilecekti yaşamına...
Kimlere yakınlaşıp kimlerden uzaklaşılacaktı,
O kalp krizi olmasaydı,
O kaza girmeseydi araya,
Ölüm gelmeseydi aslında...
Değerli olanlarla, olmayanlar arasında neler yer değiştirecekti kim bilir?
Önemli olanlarla olmayanlar arasında neler yer değiştirecekti kim bilir?
Kim bilir nasıl yükselme sebepleri oluşturacaktı insan,
Ölüm vakti kendisine hak olmasaydı o an...
Nasıl da güzel bir öykü hazırlayacaktı aslında, elindeki az bir imkanla,
Nasıl da yükseltecekti kendi değerini,
Nasıl da güzel tepkiler verecekti her ne olmuş olursa...
Nasıl da sabredecekti,
Nasıl da verdiği sözü tutacaktı aslında...
Ölüm kendisini çağırmasaydı o anda...
Kim bilir nasıl bir hikayesi olacaktı da yapıp ettikleri örnek alınacaktı kendisinden sonra da...
Kim bilir...

Kim bilirdi ki o günün son günüm olduğunu bu dünyada...
Nasıl bilirlerdi ki beni o gün son günüm olmasa?
İyi bilirdik mi derlerdi ağız boşluğunda,
İyi mi bilinirdin yoksa kalp hafızalarında…

Oysa ne çok vakit vardı iyileşmek için aslında...
Bir güneşin doğuşu ve batışı arasında,
Nasıl da fırsatlar vardı değişmek için...
Dünümden biraz daha iyi olabilmek için...

Bir ömrüm vardı yalnızca...
Değerlenen veya değerinin altına inen...
Bir atımlık kurşun gibi, tekrar edilmeyen...

Bir ömrüm vardı yalnızca,
Yükselen veya alçalan...
İki yön arasında...
Dün ile bugün arasında...
Bir güneşin doğuşu ve batışı ardınca,
Herkes için aynı manzara...

Peki, ben nasıl bir manzarayım bu hayatta?
Peki, gizlediklerini de açık ettiklerini de gören neyi görüyor sana bakınca?
Gitmeden önce asla kaybetmeyeceğim neleri kazanmak isterdim bu hayatta?
Giderken taşınabilecek neleri almak isterdin yanına?
Ve senden sonra neler kalsın isterdin ardında sen gittikten sonra bile sana faydası olan…

Neleri bırakmak ve neleri almak isterdin yanına?
Sence neler gideceğin yere taşınabilir ve neler ayrıldığın yerde bırakılabilir durumda?

Hatırla...
Çünkü her insan ölecek yaşta...

Hatırla...
Pişmanlığın fayda vermeyeceği o günün öncesinde
Bugün hatırla;
Bugün bize verilmiş bir fırsattır aslında...

Hatırla;
Ölüm korkusu ölümü hatırlamayanlara...

Hatırla;
Ölüm korkusu ölmeyecekmiş gibi yaşayanlara...

Hatırla;
Yaşam sevinci ölümü kabul edebilenlerindir aslında;
Çünkü insan ancak o zaman incelikle yaşar hayatta...

Yaşa...
İyilikler ve güzellikler içinde yaşa...

Yorumlar

  1. Bu yaziyi okuyunca bir an durup tekrar düşündüm. Bir sele kapılmış gibi akıl gidiyorum hayatla beraber nereye doğru ve nereye kadar bilmiyorum...

    YanıtlaSil
  2. ALLAH razı olsun
    ALLAH kabul etsin İNŞALLAH

    YanıtlaSil
  3. Ezan sesi beni ayağa kaldıran her zaman olduğu gibi bu sabah ta. BİR haber geldi yine farkındalık ortaya koyan. Çok şık kullandığımız bir sözcük aslında. Hastane yoğun bakında yatan hastalarımızdan her an beklediğimiz, yakınlarımızın yine en sevdikleri bu durumdayken onlara sormaya çekindiğimiz. Aslında her an bize haber geliyor ama bizler bu işaretleri görebiliyormuşuz, haber geldiğinin farkındamıyız. Tekrar bu farkındalık için ALLAH razı olsun

    YanıtlaSil
  4. Çok etkileyici . Her gün daha iyi olabiliriz inşallah

    YanıtlaSil
  5. Allah razı olsun.Hatırla unutma!

    YanıtlaSil

  6. "Rabbimiz! Gördük ve işittik; bizi geri gönder de rızâna uygun işler yapalım, artık kesin olarak inandık!" Dememek için sürekli hatırlayan olmak gerekiyor. Yüreğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  7. Ne güzel bir yazı..ne kadar anlamlı.Babamı kaybettim bende 2 saat önce yanımda olan babamın haberi geldi. Çok değil 2 saat geçmişti..Oysaki hayallerim vardı gelecek güne dair nerden bilirdim ki o gelecek günün hiç gelmeyeceğiniz..Babam mekanın cennet olsun. Affet seni üzdüğüm her salise için affet babam

    YanıtlaSil
  8. Unutmamamız gerekenleri,unutmuş olduğumuzu fark ettiren, bildiklerimizi öğretenlere Selam olsun.

    YanıtlaSil
  9. Ve öyküsüne bir süreliğine daha devam ettirilenleri...

    Hala yapabileceğim birşeyler var çok şükür

    YanıtlaSil
  10. Çok güzel, emeğinize sağlık 👏🏻

    YanıtlaSil
  11. Ne güzel dile getirmişsiniz yürek boşluğunda gönül dolusu duayı.
    İki uç arasında boşluğun olmadığını, sadece boşluk sanılan alana nelerin doldurulacağına kendin tercihte bulunduğumuzu.
    Hayat devem ederken gerçekten boşluk bırakmadan yaşamamız gerektiğini.

    Yüreğinize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alıp götürüyor insanı bir başka boyuta okudukça keyifle her bir cümledeki anlamı daha bir güzel kavrıyor insan Teşekkür ederim tüm emeği geçenlere iyiki varsınız güzel insanlar

      Sil
  12. Herşeyi çok güzel anlatmışsınız. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  13. Kaleminize ve dahi yüreğinize sağlık güzel insanlar.

    YanıtlaSil
  14. Gerçektende uyandıran, ayıltan ve düşünülmeyenleri düşündüren etkileyici bir yazı olmuş..... Yüreğinize ve emeğinize sağlık........

    YanıtlaSil
  15. İyi bir hayat yaşamak hatırlayan ve hatırlatan olmak dileğiyle

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tek Olmak Yalnız Olmak Demek Değildir Oysa!

KADER AĞLARINI ÖRÜYOR...

GEÇİCİLİĞİN İÇİNDEKİ GERÇEK AMAÇ...