CAFER AZ KİBAR OL YA!



İstiyorum ama ne istiyorum? Anne bana karışma, benim de bir benliğim var ? özgürlüğümü kısıtlayamazsın anne. Peki özgürlük ne? Benlik ne? Ya asilik? Ya irade? Kim bilir bilseydim belki de böyle olmazdı. Baba ben aşığım evlilik aşk olmadan olmaz.Ben aşk evliliği istiyorum Peki aşk nedir? Evlilik nedir? O zaman sevgi nedir? Ya birbirinin zıddıysa Sıkıldım abi ya..eğlenmek istiyorum.Hadi bu akşam biraz gecelere akalım. Eğlenmek nedir? Peki zevk Ya mutluluk Ya birbirine zıdlarsa
Evladım insanda biraz hırs olur, hırslı olacaksın başarmak istiyorsan..
Hırs nedir? Peki ya azim
Ya başarıya götüren sadece azimli olmaksa
Ve ben sana başarısızlık sebebi hırslı olmayı yüklüyorsam.
Biraz anlayışlı ol hayatım. Ortam bozuk , ahlak kalmadı. Bu kadar kural olmaz Biraz merhamet göster şu çocuğa...
Merhamet nedir? Anlayış nedir?
Peki taviz nedir?
Belki de merhamet edeyim derken taviz veriyorsun? Cafer biraz kibar ol ya... İnsan bari dışarıda eşine daha kibar olur. Etraftakiler ne der? Ne kaba adam demez mi? Utandırma beni ya...Burası çok nezih bir yer bak!.
Peki Cafer kibar mı olmalı nezaketli mi? Nazik olmakla kibar olmak aynı şey mi?Peki ya sen, Cafer çok kibar ama nezaketsiz bir adam olursa hala onu severmiydin?Nasıl bilebilirsin kibar ve nazik olmanın farkını bilmeden.
Kavramları duymak var kavramları bilmek var.
İnsan çok istekli bir canlı. Her şeyi isteyebilir ancak ne istediğimi biliyor muyum? İnsan çok istekli olması sebebi ile iradeye de sahip bir canlı. İrade seçim hakkı demek. Ve insan istekleri arasında seçim yapar. Her seçimi ile de geleceği şekillenir. Geleceğini ve bulunduğu zamanı seçimlerine göre yaşar,  ona göre de davranışları oluşur. İnsanın seçim yapabilmesi için her şey seçenekleri ile yaratıldı. Seçebilmem için zıtlık gerekir. Çünkü iki aynı arasında seçim olmaz. Faydalı, başarılı ve mutlu olabilmem için doğru seçim yapmalıyım. O zaman ne seçtiğimi çok iyi bilmem gerekir ve ne yaptığımı. İstediğin şeyin ne olduğunu bilmeden nasıl doğru bir seçim yapabilirsin?İstediğin şeyi tanımlıyamıyorsan o istekle nereye varacağın belirsizdir.
Bilinmeze girmek macera değil. En yüksek dozlu macerada bile aldığın riski bilirsin. Kaybın bellidir. Ancak bilinmeyende göreceğin zararın hesabı yok. O yüzden insan ne istediğini tanımlayabilmeli. Belki o zaman kararın değişecek. Ve de tüm geleceğin.
Tanımlayamadığın şeyin bedelini de bilemezsin. İstiyorum ama kaybımı ölçemiyorum, bedelini bilemiyorum iyi mi? Kötü mü? Ayıramıyorum. Kavramın ne olduğunu bilmediğin zaman çok kandırılırsın. O zaman sana yanlış tanımlar ve yönlendirmeler yapılabilir.
İnsan ya kendini kandırır yada kandırılır.
Kavramlar bilinmeyince insanlar çok tartışırlar ve anlaşamazlar. Çünkü kavramın ne olduğunu bilmeyince yorum katmaya başlarlar. Bizim evimizde aile olmak ne bilinmiyorsa, herkes kendine göre bir tanım yaptıysa, ve bu tanımlar yanlışsa bizim aile olma ihtimalimiz yok. Herkes bilmediği zaman yorum yapar ve Kavram yoruma dönüşür ve o zaman biz hep tartışırız. Ben özgür olmak isterken yanlış üzerine yanlış yaparım ve beni doğruya çekmek isteyen herkesle tartışırım. Onlara bağırırım. Onları bilmemekle aşağılarım. Anlamamakla suçlarım. Çünkü özgür olma tutkum var ama gerçekten ne olduğunu bilmiyorum. Sonunda öyle bir yere varırım ki hiç özgür değilim. İsteklerimin tutsakğı olmuş bir bağımlıyım. Ve daha kötüsü de bağımlı insanın mutlu olma ihtimali yok. Başarılı olma ihtimali hiç yok. Böylece tanımlayamadığım bir isteğim yüzünden kendi geleceğimi kendi ellerimle bozuyorum. Oysa ne kadar da kendimi haklı görüyordum. Tüm sebep kavramların ne olduğunu bilmemekle başladı.
Bilmediğim için kandırıldım. Bana özgür ol denirken ben çok asi bir insana dönüştüm. Bu sebeple insan kavramları öğrenmeli. Duyduğu şeyi biliyor  zannetmemeli.
Neyin ne olduğunu bilenler tartışmazlar ve doğru seçim yaparak doğru davranışlar geliştirirler.
Hayatlarını yönetebilme kontrolünü kaybetmezler. Çünkü kandrılılmazlar
Kelime deyip geçmemeli. Herşey kavramlarla başladı ve onunla şekilleniyor. Öğrenmeye kelimelerle başlıyoruz. O kelimelerle konuşuyoruz. İsteklerimizi ortaya koyuyoruz. Davranışlarımızı geliştiriyoruz. Şekilleniyoruz ve iç dünyamızı oluşturuyoruz. Sonra okula gidiyoruz orda da her gün yeni kelimeler duyuyoruz. Televizyon ve dizilerde sürekli bir şeyler duyuyoruz. Bu kadar çok duyduğumuz kelimelerin anlamını biliyor gibi davranıyoruz. O zaman iç dünyamız yorum, yanlış , sahte ve bilinmezlerle dolup taşıyor. Doğrular yanlışlarla karışıyor. Bu iç dünyasına sahip bir insan nasıl faydalı bir insan olabilir?
Bir yemek düşünün ki içinde gerçek buğday unu var, gerçek yumurta var. Gerçek doğal ve temiz yağ ile doğal ortamda beslenmiş hayvan eti var. Gönül rahatlığı ile yersin ve vücudun da fayda görür. Miden bozulmaz ileride ciddi bir rahatsızlık için vücudunda toksik bir madde kalmaz.
Aynı yemeği kimyasal ve hormon katılmış zehirli ilaçlar bulaşmış malzemelerle yaptığını düşün. Sahte malzemelerle aynı yemek. Aynı yemek, karnım doyuyor ama fayda görmüyorum. Zarar göreceğim bir gün olacak.  Bizim kavramları bilmeden iç dünyamıza almamız da bizi bu şekilde sahteleştiriyor. Kavramları öğrenmeden yaşamak benim ezber yaşamama sebep oluyor ve böylece öğrenmeden ilerliyorum.
Oysa hayatın tamamı her an öğrendiklerimizden oluşur. Çünkü hayat öğrenmektir.




Yorumlar

  1. ''Kelime deyip geçmemeli, her şey kavramlarla başladı ve onunla şekilleniyor.'' Bu ne kadar önemli bir detaymış. Şimdi neden kavramların gerçek anlamları ile uğraştığımızı daha iyi anlayabilirim. Bu sayede iki şey arasında seçimi daha rahatlıkla yapabilirim umarım..Kaleminize Emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tek Olmak Yalnız Olmak Demek Değildir Oysa!

KADER AĞLARINI ÖRÜYOR...

GEÇİCİLİĞİN İÇİNDEKİ GERÇEK AMAÇ...